13.yılına girecek olan
tirmanis.org ekibinde yaklaşık 11 yıldır emek veriyorum. Tamamen bağımsız ve
gönüllü olan bu oluşumda, ekipteki hiç kimse bir karşılık beklemeden tamamen
manevi tatmin ile iş yaşantısından ve tırmanış yaşantısından arta kalan vaktini
bu platforma vermekte. Ancak yayın yapmak biraz da şişe içinde okyanusa bir
mesaj fırlatmak gibi. Mesaj ulaştı mı, yoksa boşlukta kayıp mı oldu ya da
herhangi bir etkisi oldu mu haberiniz olmuyor. Okuma ve yorumlama alışkanlığı
pek olmayan bir toplumda bunu yapmak bazen bezdirici de olabiliyor. Bu kısa
teşekkür yazısında Türkiye tırmanışının "marka" isimlerinden gelen
bağlamından kopuk, mantıksal olarak eleştiri bile sayılamayacak yorumlarından
bahsedecek değilim. Ancak bu platforma emek verdiğim sürede beni çok motive
eden iki olaydan bahsetmek istiyorum: Bunlardan birincisi, Dedegöl dağlarına
Mustafa Erdem Yesildal ve Mahmut Oflaz ile ikinci kez keşif için gittiğimizde
Boğaziçi Dağcılık Kulübünden arkadaşlarla karşılaşmamız ve onların bize
"Sizin tirmanis.org daki yazınızı okuyunca merak ettik, geldik" demiş
olmaları, diğeri ise hayatının pek çok yönüne hayranlık duyduğum sevgili Ömer
Burhan Tüzel in aşağıdaki metni kaleme almasıdır.
Gücümüz, vaktimiz, enerjimiz
yettiğince tırmanmaya, üretmeye, okumaya, dokümante etmeye devam edeceğiz.
Bugüne kadar katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler.
25 Ekim 2020
Kozyatağı
---------------------------------------------------------------------------------
"Bu sene, “tirmanis.org”a
düzenli olarak katkı vermeye başlamamın dördüncü senesi. Bu süre içerisinde,
hem bu platformu kuranlarla, hem şu anda yönetenlerle tanışma ve onları ama az,
ama çok tanıma fırsatı buldum. Tabiatıyla, ayrıca platformda yayımlanan
yazıları keza takip ettim.
Günümüz Türkiye'sinin dağcılık
çehresi, benim dağcılığa başladığım 80’li yılların başından bu yana bir hayli
değişti. Bugün dağcılık, eskiye nazaran çok boyutlu bir faaliyet alanına
dönüşmüş durumda. Buna ilaveten, ülkemizin sosyo-ekonomik gelişmelerine paralel
olarak, benim dağcılığa başladığımda hayal dahi edemeyeceğimiz
ticari/sponsorluk faaliyetlerinin de dağcılığın bir parçası haline gelmiş
olduğu aşikar.
Dolayısıyla, günümüzde,
“tirmanis.org” platformunu yönetenler, esasen az okuyan toplumsal dokumuz da
dikkate alındığında, bir taraftan güncel kalmak ve geniş dağcı kitlelerin
ilgisini canlı tutmak, fakat öte taraftan ticari baskıların dışında, bağımsız
bir çizgide yürüyebilmek gibi, bir arada götürmesi pek zor iki unsuru denge
içerisinde yürütmek görevini üstlenmiş görünmektedirler. Bu çok idealist bir
yaklaşım olmakla beraber, benim için bir o kadar değerlidir ve bu platform ile
ilişkimin çok önemli bir ögesidir.
Kuruluşundan bu yana geçen 12
senede, Türk dağcılığının en geniş anlamda sesi olmayı başardığını düşündüğüm
bu platformun, ülkemiz için oldukça uzun sayılabilecek düzenli yayım hayatıyla,
Türk dağcılığının tarihi mirasının bir ölçüde saklayıcısı ve bunun gelecek
nesillere aktarıcısı konumuna geldiğine inanıyorum. Eminim böyle bir rol
kurucuların akıllarında yoktu. Fakat platformun başarısı bugün bunu adeta
empoze ediyor.
Son dönemde platformda yayımlanan
yazılara baktığımda, dört çok önemli ve ülkemiz dağcılığı bakımından elzem
olduğunu düşündüğüm yönelim görüyorum.
Bunların ilki, ülkemizde genç
kitlelerin geniş sayılarda yaptıkları spor tırmanışlarını kapsayan yazıların
yayımlanmasıdır. Platform şayet güncelliğini koruyacaksa, mutlak surette genç
tırmanıcı kitlelerin ilgisini canlı tutmak zorundadır ve ben şahsen bu dünyanın
çok uzağında olmakla beraber, platformun bunu başarıyla yaptığını düşünüyorum.
İkincisi dağcılığın kavramsal
boyutuna ilişkin yazıların yayımlanmasıdır. Ülkemizde hala, birçok kavramsal
konu oturmamıştır. Kolay da oturacağa benzememektedir. Avrupa ülkelerindeki
yönelimler ve gelişmeler, ülkemizdeki gelişmelere ancak bir ölçüde ışık
tutabilecek mahiyettedir, zira dağcılığımızın gelişim çizgisi Avrupa’dakinden
çok farklı olmuştur ve biz kendimize uygun milli bir çerçeve üzerinde mutabakat
sağlamak durumundayız. Ancak bunu yaparken ticari çıkar çevrelerinin ve
onlardan nemalananların bu süreci rehin almalarına izin vermememiz
gerekmektedir. İşte bu yüzden “tirmanis.org”un bağımsız çizgisi çok önemlidir
ve bu tartışmaların yürütüleceği en meşru ve tarafsız zemindir.
Üçüncüsü, ülkemizde “alpinizm”e
ilişkin yazıların yayımlanmasıdır. Dağcılığın en yüksek, en yüce ve en zorlu
disiplinini temsil ettiğini düşündüğüm alpinizmin platformda anlatılması,
özendirilmesi ve spor tırmanıcılarından, ufak da olsa bir bölümünün alpinizme
evrilmesinde katalizör rolü oynamasının, Türk dağcılığının ilerletilebilmesi
bakımından fevkalade önemli olduğuna inanıyorum.
Nihayet dördüncüsü de dağcılık
tarihimize ilişkin yazıların yayımlanmasıdır. Zira nereden geldiğimizi
bilmeden, nereye gideceğimizi tayin etmek zordur. Dağlık coğrafyaya sahip her
ülke, kendi dağcılık geleneğini, kültürünü ve değerler manzumesini
oluşturmuştur. Biz de bunu yapmak zorundayız. Bunu da ancak dağcılık
geçmişimizi anlayarak yapabiliriz.
Bu dört yönelimden ilki üzerinde
söyleyeceğim herhangi bir şey kuşkusuz olamaz. Ancak son üçü üzerinde
söyleyebileceklerim var ve “tirmanis.org”un bana bunları dile getirmem için bir
olanak sunduğundan ötürü müteşekkirim.
Son olarak, kendi Facebook
hesabımda yayımladığım tırmanış anekdotlarımın, bugün, burada, “tirmanis.org”da
tekrar yayımlanmasının, bu platformun, dağcılık tarihimizin mirasının
koruyucusu ve aktarıcısı rolü kapsamında, dijital arşiv dosyalarına bir katkı
mahiyetinde anlaşılmasını rica ediyorum. "
Ömer Burhan Tüzel
02.10.2020